Ankara Barosu'nda seçim heyecanı yaşanıyor. Bu hafta sonu yapılacak seçimlerde yedi grup ve bir aday yarışacak. Mevcut başkan Mustafa Köroğlu, Demokratik Sol Avukatlar (DSA) tarafından yeniden atandı. Demokratik Sol Avukatlar Grubu'ndan Avukat Bülent Yücetürk (DSA'nın 100. Yılı), Türk milliyetçisi hukukçular grubundan Hakan Erdem, Ankara Barosu Değişim Grubu'ndan Mehmet Zeki Kaplan, Ankara hakları grubundan Ebru Dönmez Avukatlar, Savaşçı Avukatlar Grubu'ndan Coşkun Özgür Piroğlu ve Doğukan Tonguç Cankurt da Özgürlükçü Çağdaş Hukukçular grubunun adayı olarak listedeki yerini aldı. Seçimlere bağımsız aday olarak katılan tek kişi Avukat İbrahim Akın'dır.
DSA'nın 100. yıl adayı Yücetürk, verdiği sözler ve yargı sorunlarına ilişkin Cumhuriyet gazetemizin sorularını yanıtladı.
Ankara Barosu başkanlığına neden aday oldunuz?
Türkiye ciddi bir hukuk krizine girmiştir. Yargının güvenirliği yüzde 10'un altına düştü. Anayasaya saygı duyulmayan bir dönemde en çok tepki vermesi gereken barolardır. Güçlü bir baro oluşturmak için yönetime aday olduk.
'GÜVEN YENİLENMELİ'
Baronun mevcut yönetiminde ne gibi sorunlar görüyorsunuz?
Mevcut yönetimin beceriksiz olduğunu düşünüyorum. Biz bunu bizzat yaşadık. Tüm meslektaşlarımızla değerli bir eğitim yerine, arkadaşlık/tanıdık yaklaşımıyla oluşturulmuş bir ekip olmanın berbat yönetimini yaşadık. Bütün bunlar meslektaşlarımızın meslek örgütüne aidiyet duygularını kaybetmelerine neden oldu.
Sizin başkanlığınız döneminde baro nasıl bir mücadele yürütecek?
Başkanlığımız döneminde meslektaşlarımız, mücadeleci ve boyun eğmeyen bir Ankara Barosu deneyimi yaşayacaklardır. Avukatların yüksek vergilendirilmesine de karşı çıkacağız ve standartların oluşturulmasını sağlayacağız. Kamu avukatlarımızın avukatlık ücretlerine kamu tarafından el konulması kabul edilemez ve buna karşı mücadele edeceğiz.
Türk yargı sistemi uzun süredir tartışılıyor. Özellikle toplumda “cezasızlık algısı” çok yüksek. Bu durumla ilgili düşünceleriniz neler?
Öncelikle adalete olan inancımızı tazelememiz gerekiyor. Cezasızlık algısı bu güvensizliğin en önemli nedenlerinden biridir. Özellikle kadın ve çocuklara yönelik şiddet eylemlerine yönelik caydırıcı yaptırımların uygulanması gerektiği açıktır.
Adalet sistemindeki eksikliklere ve aksaklıklara karşı ne gibi önlemler alınması gerektiğini düşünüyorsunuz?
Yargıdaki aşırı personel ve beceriksizlikle ciddi bir mücadele şarttır. Anayasanın her gün ihlal edildiği bir ortamda ciddi yargı reformlarına ihtiyaç vardır. Eğer siyasi iktidar samimi bir şekilde bu gidişata karşı çıkmaya karar verirse biz de üzerimize düşeni yaparız.
Son zamanlarda çocuk ve kadın cinayetleri arttı. Hangi adli tedbirler alınmalı?
Kadın ve çocuk hakları konusunda bir adım ileri, iki adım geri gittiğimiz bir dönemde yaşıyoruz. Samimi bir mücadele veren bir devlet anlayışımız yok. Ülkemizde yargının tamamen bağımsız olduğu söylenemez. Topyekûn bir mücadele gerekiyor.